Sinop

Sinop Şehri, Anadolu 'nun kuzey yönde uç noktası olan İnce Burun 'a doğu yönde bağlanan Boztepe Burnu berzahında bir kale-şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönde gelişmiştir. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzey doğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ 'da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan ve kullanılamaz hale gelen bu limanı berzanın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Selçuklular döneminde kapatılmıştır.

Yarımadanın güney yönündeki içliman ise rüzgarlara kapalı konumuyla ve sakin deniziyle güney Karadeniz 'in en önemli limanıydı. Bu özellikleri yüzünden "Akdeniz" ismini almıştır. Tarih boyunca işlek bir liman yaşantısı ve tersane faaliyeti bu limanda gerçekleşmiştir. XIX. Yüzyıla kadar tamamen ayakta duran surlardan ise günümüze büyük bir kısmı kalmıştır ve yıkıntılarından rekonstrüksiyonu yapılabilir. Şehrin gelişimi sürekli olarak doğu yönde, Boztepe Burnuna doğru olurken, kuzeydeki Akliman ve Anadolu yönünde bir kaç azınlık yerleşmesinden başka bir yerleşim olmamıştır. Doğudaki yarımada ise gittikçe sarplaşmakta, Hıdırlık tepesinde 187 metre yüksekliğe ulaşmakta ve nihayet deniz yönünde dik yarlar ile kuşatılmaktadır. Bu durumda şehrin deniz yönünden ve berzahtan zaptedilmesi imkansız olmaktadır.

Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını 'ndan sonra kaybetmeye başlayan kent, sur dışına güneydoğu yönde azınlık yerleşmeleri ile batıya doğru ise yönetim ve eğitim gibi kamu hizmetleri yerleşmesiyle çıkmıştır. Ulaşım şebekesi olarak Antikçağ 'dan beri geometrik yapısını koruyan Sinop 'un ulaşım omurgasını, Boyabat yolu ile bu yolun şehir içindeki devamı olan Sakarya, Cumhuriyet ve Fatih caddeleri oluşturur. Bu eksendeki en önemli dikey bağlantı, Valilik ve Belediye önünden geçen Gazi Caddesidir.

Şehir yerleşiminde, Yeni Mahalle yüksek gelirli memurların, Camikebir Mahallesi zengin tüccar, serbest meslek sahibi ve esnaf ailelerinin, Gelincik Mahallesi ise taşradan yeni gelmiş olanların yerleştikleri alanlardır. Batıda Gelincik, Kuzeydoğuda İncedayı ve Kefevi, doğuda Ada Mahalleri düşük gelirli grupların yerleşim yerleridir.
Sinop adının ilk kez nereden türediği ve son biçimini nasıl aldığı üzerinde çok şeyler söylenmiş, değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bu söylenti ve yazılı yorumlar zamanla çoğalmış, birkaç harf değişikliği ile birbirine benzer sözcükler ortaya çıkmıştır.

Bu adlar kitaplara, dergilere ve gazetelere geçmiş, halk dilinde de konuşulduğuna göre buraya alacağız. Şimdi bunların bazılarını sıralayalım:

1. Sinope Irmak Tanrısı Osopos'un güzeller güzeli kızıymış. Rivayete göre mutlu bir hayatı varmış. Birgün Tanrılar Tanrısı Zeus kendisini görmüş ve o anda aşık oluvermiş. Zeus bu, gönlünü kaptırdığını elde etmek için yapmadığı üçkağıtçılık yokmuş . Ama Sinope, Zeus'un bile başını döndürecek bir güzellikteymiş. Eli ayağı, dili dudağı dolaşmış Tanrılar Tanrısının, Sinope'ye aşkına karşılık her istediğini yapacağını söylemiş. Korku içindeki genç kız, kendisine dokunmamasını, kız oğlan kız almak istediğini söylemiş heybetli Zeus'a. Tanrılar Tanrısı, sözüne sadık kalmış ve Sinope'yi alıp en sevdiği yerlerden olan Karadeniz'in cennete benzeyen yemyeşil kıyılarına bırakmış. (Yani bugün Sinop ilimizin bulunduğu yere)

2. Sinop'un ilk kez Hititçe Sinova adı ile anıldığını Hitit kaynaklarından öğreniyoruz.

3. Prof. Yusuf Kemal Tengirşenk'in eşi Nazlı Tengirşenk, Sinop Halkevi yayınlarından Dıranaz dergisinde "American Journal of Phylology" adli, David M. Robinson'ın yapıtından çevirilerinde, Sinop adinin Asurların ay ilâhı olan "Sin"den geldiğini bildirmektedir.

4. Bazı kaynaklar Sinop adının ilk söylenişini Sinavur olarak ileri sürmektedir.

5. M.Ö. 200 yıllarında yaşayan Skymnos, şiirlerinde Sinop adının Sinope adlı bir Amazon kraliçesinin adından geldiğini dile getirir.

6. Suyun göğsü anlamında Farsça (Sine-i âb) dan Sınap şekline çevrilmiş ve böyle konuşulmuş deniliyor.

Yukarıda belirtilen yazılı ya da sözlü görüşlere bakılırsa Sinop adında başta (S) harfi ortaktır. İkinci sırada ortak harf (I) seslisidir. Yalnız birinde (E) seslisi vardır. Üçüncü harf (N) hepsinde yine ortaktır. Diyebiriz ki; öteden beri Sinop adında bu (S=I=N) harfleri bugünkü şekli ile yerlerini korumaktadır. Hemen hepsinde (S-I-N) harflerinin sonunda çeşitli ekler görüyoruz

 


Sinop, Anadolu'nun kuzey yönünde uç noktası olan İnce Burun- Boztepe Burnu berzahında Kale-Şehir olarak kurulmuş doğal bir liman durumundadır. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehrin dış limanı fırtınalara açık olduğu halde, iç limanı rüzgârlarca kapalı konumuyla ve sakin deniziyle Güney Karadeniz'in en önemli limanıydı.

Tarih boyunca bu iç limanda, işlek bir ticaret ve tersane faaliyetleri yürütülmüştür. Sinop, Anadolu ile Kırım Yarımadası arasında deniz ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Kırım Yarımadası ile Sinop Yarımadası arasındaki mesafe açık ve müsait havalarda tam ortada bulunduğu zaman her iki tarafı da görebilme imkanı sağlar. Denizciler karayı kaybetmeden karşıdan karşıya Karadeniz'i geçebilirler. (Denizde görülen uzaklık, 144.4 Km.dir. Kırım- Sinop arası 280 Km.dir).

Antikçağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve Kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesiyle bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını'ndan (Ruslar tarafından 1853'te) sonra kaybetmeye başlamıştır.


M.Ö. 2200-2000Akaların Sinop'a gelişleri, ilk kurucuları sanılıyor.M.Ö. 1330Gaskaların Sinop ve çevresine egemen oluşlarıM.Ö. 1800Sinop 'un bir ara Hititlerin faydalandığı bir iskan yeri oluşuM.Ö. 1344-1180Sinop 'un zaman zaman Hitit kontrolüne girişleri.M.Ö. 1200-1180Hititlerin tarihten silinişiM.Ö. 1117-1090Asurluların Karadeniz 'e çıkışları, Sinop 'la ilgilendikleri sanılır. M.Ö. 676Sinop 'a Friglerin egemen oluşlari.> M.Ö. 676 Frig kralı Midas 'ın Kimmerlere yenilişi ve kendisini öldürmesi M.Ö. 700-676 Kimmerlerin Sinop 'u başkent yapmalari M.Ö. 650 Kimmerlerin tarihten silinmesi M.Ö. 690 Sinop 'un Milletlerin kolonisi haline gelişi M.Ö. 656-546 Sinop 'un Karadeniz 'de Lidya 'nın en önemli bir ticaret limanı oluşu M.Ö. 480 Sinop 'un bağımsızlığı ve ilk kez para bastırması M.Ö. 169-120 Sinop 'un Pontus krallığı başkenti oluşu. M.Ö. 70 Sinop 'un Romalılar eline geçmesi M.S. 1105 Boyabat ve Durağan 'ın Danişmentler 'in eline geçmesi M.S. 1204 Sinop 'un Trabzon Rum İmparatorluğu 'na bağlanması M.S. 1214 Sinop 'un ilk kez Selçukluların eline geçmesi M.S. 1261 Trabzon Rum İmparatorluğu 'nun Sinop 'u geri alması M.S. 1263 Selçuklu ordusu ile Pervane M. Süleyman'ın Sinop'u Trabzon Rum İmparatorluğundan geri alınması M.S. 1263 Pervane M. Süleyman tarafından oğlu Mehmet 'in Sinop 'a kendisine naip ataması M.S. 1277 P. Süleyman 'ın oğlu M. Mehmet 'in babasının öldürülmesi üzerine Sinop 'ta hükümdarlığını ilan etmesi M.S. 1322 Pervaneoğlu Gazi Çelebi 'nin Sinop 'ta ölümü ve kızının babası yerine geçmesi M.S. 1326 Candaroğlu Süleyman Paşa 'nın Sinop 'u Candaroğulları Beyliği 'ne katması M.S. 1340 Candaroğlu Süleyman Paşa 'nın ölümü M.S. 1340 G. İbrahim 'in Candaroğlu Bey'i oluşu M.S. 1345 G. İbrahimbeyin ölümü M.S. 1366 Celaaddin Beyazıt 'in (kötürüm) Candaroğlu beyi oluşu M.S. 1392 Celaaddin Beyazıt 'in ölümü. M.S. 1392 Yıldırım Beyazıt 'in Kastamonu ve Gökırmak vadisini ele geçirmesi M.S. 1402 İsfendiyar Bey 'in değerli hediyelerle Aksak Timur 'dan eski topraklarını istemesi M.S. 1431 Padişah II. Murat 'in Candaroglu Ibrahim 'in kizi Hümma hatunla evlenmesi M.S. 1440 İsfendiyar Bey 'in ölümü M.S. 1440 T. İbrahim 'in Candaroğlu Bey 'i oluşu M.S. 1443 T. İbrahimin ölümü M.S. 1443 K. İsmail 'in Candaroğulları Bey 'i oluşu M.S. 1459 K. İsmail 'in Kastamonu 'dan Sinop 'a kaçması M.S. 1459 Fatih Sultan Mehmet 'in Kastamonu 'ya gelişi M.S. 1459 Kızıl Ahmet Bey 'in Candaroğulları Bey 'i oluşu M.S. 1461 Candaroğulları Beyliği 'nin kaldırılması ve topraklarının Osmanlı Ülkesine katılması M.S. 1461 Sancak olan Kastamonu 'ya Sinop, Ayancık (İstifan), Boyabat, Durağan ve Gerze kadılıklarının bağlanması M.S. 1844 Sinop 'un Kastamonu 'ya bağlı sancak oluşu M.S. 1853 Rus donanmasının Osmanlı donanmasını Sinop 'ta yakması M.S. 1919 Atatürk 'ün Samsun 'a geçerken Sinop limanına uğraması M.S. 1920 Sinop 'un bağımsız sancak oluşu M.S. 1928 15 Eylül 1928 tarihinde Atatürk 'ün ilk alfabe dersini Sinop'ta vermesi.

ANTİK ÇAĞDA SİNOP

Sinop Adı, Antikçağ'da Paphlagonia olarak adlandırılan bölgenin kuzey ucunda Sinop'un saptanabilen en eski adı "Sinope" dir. Bu kelimedeki "Sin" kökü ile Asur-Anadolu ilişkisi, Sinope ile de Yunan ırmak tanrısı Asopos 'un su perisi kızlarından Sinope kastedilmiştir ki bu da ismin kökenini İyonya'nın bölgedeki kolonizasyonuna bağlamaktadır.

Bir başka fikir de Amazon Kraliçesi Sinova 'dır ki bu mitin de nereden geldiği belli değildir. Yalnız bu kavmin Anadolulu olduğu inancı vardır. Grek etimolojisine yabancı olan Sin ya da Sind sözcüklerine Yunanistan'ın dışında, Pontus, Doğu Anadolu, İran ve Hindistan 'da rastlanmaktadır. Bu da Sinope adının yerli Anadolu dillerinden gelmiş olabileceğini göstermektedir. Strabon ise kentin kurucusu olarak Arganotlar'dan Teselya'lı Otolikos 'u göstermekte ve onun kenti ele geçirerek bir Yunan kolonisi kurduğunu yazmaktadır. Kentin ele geçirilmesi, kolonileştirmeden önce kentte yerli bir halkın yaşadığını ortaya koymaktadır.

Sinop'un tarih öncesi hakkında ilk bilgiler, 1951-1954 yılları arasında, şehir merkezine 14 Km. mesafede yer alan Demirciköy Kocagözhöyük 'te, Türk Tarih Kurumu adına Ekrem AKURGAL, Afif ERZEN ve Münster Üniversitesinden Ludwıg Budde tarafından yürütülen kazılarda ele geçen arkeolojik malzemelere dayanmaktadır. 1980 'li yılların sonuna kadar Sinop 'un tarih öncesi denildiğinde ilk akla gelen ilk Tunç Çağdan malzeme veren Demirciköy Kocagözhöyük olup bununla sınırlı kalmaktaydı. Ancak Müze Müdürlüğü 'nün 1987 yılında başlattığı ve 1988-1989 ve 1990 yıllarında da devam eden yüzey araştırmaları Sinop 'un tarih öncesi bilinmeyen yönlerini önemli ölçüde aydınlatmıştır. Anadolu 'nun en kuzey noktası olarak bilinen İnce Burun 'daki fenerin batı kesimlerinde kıyını hemen yamaçlarında ele geçen, kesici, yan kazıyıcı, omurgalı kazıyıcı ve yonga parçaları diye adlandırılan taş aletler Üst Paleolitik çağa (M.Ö. 30.000-10.000) tarihlenmektedir. Müze Müdürlüğünce yürütülen yüzey araştırmasında 44 adet höyük tespit edilmiştir.

Bu höyüklerde ele geçen malzeme incelendiğinde, özellikle sahil şeridine yakın nehir ağızlarında ve nehir vadileri boyunca Kalkolitik Çağ 'dan (M.Ö. 5.500-3200) itibaren yerleşildiğini ve Tunç Çağı boyunca (M.Ö. 3200-1200) yoğun iskana tabi oldukları görülmektedir.

Sinop Bölgesi yüzey araştırmasında ele geçen buluntular genel olarak Erken Kalkolitik Çağ 'dan Geç Frig Dönemine kadar tarihlendirilmektedir. Ancak yüzey buluntularına göre tam tarihi süreklilik sağlanamamaktadır. En büyük boşluk Orta Tunç Çağı ile Geç Frig Çağı arasındadır. Araştırma öncesine kadar bilinmeyen Orta Tunç dönemine ait buluntular Gerze Köşk Höyük, Tıngıroğlu Höyük, Emiryayla Maltepe Höyük, Sarımsak Maltepe Höyük, Yaykın Karakumru Tepe 'de ele geçmiştir. Ancak bölgede Hitit İmparatorluk Çağı 'na ait tarihlendirilebilecek hiçbir buluntuya rastlanamamıştır. Samsun sahil bölgesinde de Hitit İmparatorluk dönemi malzemesine rastlanamamıştır.

Yapılan yüzey araştırması, bölgede M.Ö. XVIII. Yüzyıl ile M.Ö. VIII. Yüzyıl arasında yerleşim izine rastlanmadığını bu dönemin Sinop için karanlık bir dönem olduğunu ortaya koymuştur. Hitit metinlerinde adı geçen GAŞKA kavimlerinin bölgede yaşayıp yaşamadıklarını gösteren arkeolojik bir bölge henüz saptanabilmiş değildir. Araştırmanın ortaya koyduğu bir gerçekte Sinop 'da İlk Tunç yerleşimlerinin büyük bir yangın sonucunda terkedildiği ve bu dönemden itibaren M.Ö. 8. Yüzyıla kadar karanlık bir dönemin başladığıdır.

İ.Ö. VIII. Yüzyılda bölge Miletos başta olmak üzere İonia 'lıların kolonizasyonuna sahne olmuştur. Bu kolonizasyonun sadece Ege dünyasında artan nüfusu dağıtıp toprak kazanmak olmadığını öncelikle ticari ve ekonomik köşebaşlarının elde tutulmasının hedeflendiği anlaşılır. Özellikle Sinop 'taki İon kolonizasyonu, Fırat Vadisi ve Mezopotamya 'ya giden tarihsel yolların başlangıç noktasını tutmak için yapılmıştır. Söz konusu kolonizasyon için ileri sürülen iki ayrı başlangıç tarihinin aydınlatılması da ayrı bir problemdir. Bunlar İ.Ö. 756 ve 636 yıllarıdır. Bu iki tarih arasında çapı belirsiz kalan bir Kimmer istilası vardır. 756'da Trapezus, Kerasus ve Kotyora gibi kolonilerin Sinop'a bağlı olarak kuruldukları düşünülürse, bu tarihten önce Sinop'da bir İon kolonizasyonunun açıkça başladığını kabul etmek gerekir.

Sinop ve civarına yayılan bu Lidya-Kimmer hakimiyetinden sonra Sinop için kesinleşen en önemli olay, 630 yıllarında yapılan ikinci kolonizasyondur. 630 tarihi ile Lidya devletinin Pers kralı Kyrus tarafından 546'da yıkılmasına kadar süren dönem Sinop için yine karanlık kalmaktadır. Perslerin kıyı şehirlerini nasıl idare ettikleri kesin olarak bilinmese de otonom yapılarını korudukları sanılan bu şehirler, Perslerin atadıkları Tiranlar sayesinde imparatorluğa vergi ödüyor olmalılar. İmparator I. Darieios 'un örgütlenme sistemine göre Sinop bu dönemde Kapadokya satraplığı sınırları içinde daha sonraki bir düzenleme ile de Pontus Kapadokyası denilen kuzey Kapadokya sınırları içinde sayıldı. V. Yüzyıl içlerinde Persler ve güçlü Perikles Atina'sı arasında çekişme konusu olan kıyı kolonileri ile Sinop'da sonunda Perikles yönetimine bağlandı. Bu dönemde parlak ve sikke çeşitliliğinden demokratik bir Grek yönetimine kavuştuğu anlaşılan kent, bu durumunu Euxene'nin Grek şehirlerini Perslere bırakan Antalcidas anlaşmasına kadar korumuştur.

İ.Ö. 350 yılından sonra Kapadokya satrabı olarak tüm Anadolu'yu Persler'den koparmak isteyen ve bir Kapadokya krallığı yaratmayı amaçlayan Datames, Sinop üzerine de yürümüştür.

Makedonya kralı İskender'in Persleri 334 ve 332 de yenmesinden sonra özgürlüğünü kazanacağını uman Sinope, İskender'in bürokrasisinin sert yönetimi altında ezilmiş ve Pers sarayına elçi heyeti göndermiştir. Ancak karşılarına Daarieios yerine İskender çıkmıştır. 5. Teminata bağlı ve güç elde edilen bir serbestlikten sonra Sinope Diadok'ların idaresinde demokratik yapısını sürdürmüştür. Bu dönemde Eumenes'in denetimine giren ve bir otorite boşluğuna düşen yöre, Perslerin eski Kiostiranın torunu Mithridates'in başlattığı Pontus Krallığı döneminde başlıbaşına bir parlak çağın merkezi oldu.

Hellenleşmiş bir Pers kültürü karakterini taşıyan Pontus krallığının geleneği Anadolu hegemonyasını güçlenen Roma karşısında kendine bağlamak amacını taşıyordu.

183 yılında ani bir baskınla Sinope'yi elde eden Pharnakes, kente bağlı kolonilerden Cerasus yakınlarında Pharnace adlı yeni bir Pont kolonisi de kurmuştur. Daha sonra devletin güvenliğini sağlamak için IV. Mithridates merkezi Amasya'dan Sinope'ye nakletmiştir. Tarihe Mithridates Eupator olarak geçen ve "Büyük" ünvanıyla anılan Pontus krallığının son yöneticisi, döneminde başkent Sinope, tarihte en yüksek ve ihtişamlı çağını yaşamıştır. Sinope'de doğan ve şehrin çifte limanını genişleten, surlarla çeviren, stao, agora, gymnasium ve muhteşem bir sarayla şehri donatan Mithridates'in kişiliği, Sinop ve Anadolu Hellenizminin bir sembolü olmuştur.

Pontus hakimiyetinin Roma egemenliği tarafından yıkılmasından sonra Roma'lı kumandan Pompeius'tan itibaren Bithinia ve Pontus eyaletine bağlanan Sinope-Lex Pompeia da belirtildiği gibi birçok eşitlikler kazandı. Bu dönemde kentin ayrı bir tarihinden bahsedilemez. Sinop artık Roma tarihinin içinde anılır. Roma İmparatoru Trajan döneminde Bithinia ve Pontus eyaletinin Senato'dan alınıp İmparatorun yetki alanına bağlanması, Sinop'un sosyal gelişimine yeni ufuklar açmış ve şehre aynı imparatorun ismiyle anılan bir su kemeri yapılmıştır. İ.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma İdaresine geçen Sinope, Bizans döneminde de giderek azalan bir önemle bölgenin ticari, kültürel ve askeri merkezi olmaya devam etti. 

 

- MÖ. 1000'li Yıllar
      - Helenistik Dönem
      - Romalılar Dönemi
     - Bizanslılar Dönemi

Mezar kitabesine göre H. 842/1439 yılında ölen İsfendiyar Bey'in yerine II. İbrahim Bey geçti. H.847/1443 yılına kadar tahtta kalan İbrahim Bey mezar kitabesine göre Sinop'ta ölmüştür. Yerine geçen oğlu İsmail Bey İstanbul'un Osmanlılar tarafından muharasına ordu ile katılmak zorunda kalmıştır.

Özellikle ipek yolu üzerinde bulunan İsfendiyaroğulları ülkesini ele geçirmek ve böylece batı seferiyle uğraşırken tüm kuzey Anadolu'daki beylik ve devletleri fethetmek isteyen Fatih Sultan Mehmet'in ilk hedefi Sinop oldu. Fatih Sultan Mehmet Kastamonu'ya gelerek ordugahını kurdu ve Mahmut Paşa'yı Sinop'a gönderdi. Bu sırada donanma da Sinop Limanı'na girdi. Sinop karadan ve denizden kuşatıldı. Mahmut Paşa İsmail Bey'e bir mektup göndererek kaleyi teslim ettiği takdirde kendisine Anadolu'da istediği yerin yurtluk olarak verileceğini bildirdi. Teklifi kabul eden İsmail Bey 1461 Mayıs ayında şehri Osmanlılara teslim etti. Daha sonra İsmail Bey'in Anadolu'da kalması mahsurlu görülerek Filibe'de dirlik verildi. İsmail Bey burada 1479 yılında öldü.

Candaroğlu Beyliği döneminden önemli bir belge, 1331-32 kışında I. Süleyman Bey'in hükümdarlığı sırasında büyük İslam seyyahı İbn-i Batutan'ın şehre geldiğinde aldığı gözlemlerdir. Burası kalabalık bir şehir olup, savunma bakımından iyi imkanlara sahiptir. Şehrin doğu tarafı hariç her tarafı denizle çevrilidir. Şehrin tek kapısı vardır o da doğudadır. Belde hakiminin izni olmadan kimse oradan içeri giremez. En çok üzüm ve incir yetişir. Sinop Camii en güzel camilerinden biridir. Sinop Candaroğlu idaresinde iken şehri gören Clavijo ve Pero Tafur'un verdikleri bilgiler genel mahiyette kalır.

Osmanlı Dönemi

Sinop'un fethi ile İsfendiyar tersanesi de Osmanlılar'a geçti ve burası Gelibolu ile devletin başlıca üslerinden biri oldu. İdari bakımdan Kastamonu sancağına bağlanan Sinop, Kırım ve Karadeniz'e yapılan seferlerde üs hizmetini gördü. Osmanlı yönetiminde Sinop, XVI. Yüzyılda Celali ve Suhte ayaklanmaları sırasında zorluklarla karşılaştı. 1614'de Kazaklar Sinop'a saldırdı. Karadeniz muhafızı İbrahim Paşa baskınla Kazaklar'ı bozguna uğrattı. Sinop'a yönelik kazak saldırıları ancak IV. Murat döneminde durdurulabildi.

XVIII. Yüzyıl sonlarında Rusların Kırım'ı işgalleri sırasında Sinop'ta tersanenin yoğun olarak gemi yapımında çalıştığını Osmanlı arşivlerinden öğrenmekteyiz. II. Mahmut devrinin ilk yıllarında tüm imparatorlukta olduğu gibi ayanların güçlenmesi nedeniyle ortaya çıkan isyanları devleti güçlükle önlediği anlaşılır. 1827 - 1828 Osmanlı-Rus savaşlarında Sinop kalesine asker gönderilmiş, Sinop ayanı Kavizade Hüseyin Bey kale muhafızı olarak atanmıştır. 1853 yılında Rus donanması tarafından yapılan Sinop baskını Osmanlı Devleti ve müttefikleri ile Rusya arasında Kırım savaşının başlamasına neden olmuş, bu da Sinop'un gelişmesinde dönüm noktası olmuştur. Sinop baskını nedeniyle gerçekleşen Kırım savaşı sonrasında Sinop sancağına Kafkaslardan muhacir geldiği de bilinir. Bu savaştan sonra imzalanan Paris Anlaşmasına göre tarafsız bölge haline getirilen Karadeniz'de Osmanlı Devleti ve Rusya ne tersane ne de donanma bulundurmayacaklardı. İki devlette kıyılarda güvenliğin korunması gerekli olduğundan savaş gemilerinin sayısını aralarında özel bir anlaşmayla kararlaştıracaklardı. Bu anlaşmadan sonra Sinop'ta ufak çapta da olsa tersane faaliyetinin olduğu anlaşılmaktadır.

Bu baskından ve savaştan sonra askeri bir tersane şehri olmaktan çıkan Sinop, II. Abdülhamit döneminde suçluların alıkonulduğu iç kaledeki hapishanesiyle ünlenmiştir. 93 Harbi sırasında Sinop Limanı'nın tahkim edildiği ve gece girişinin yasaklandığı bilinir.

 

 

SİNOP ŞEHRİNİN BAŞINDA DÖNENLER

 

Fikirler, cebir ve şiddetle top ve tüfekle asla öldürülemez.
Mustafa KEMAL

Sanayi tarihi

Sinop Kibrit Fabrikası binalarının ve kulesinin yıkılmadan önceki görünüşü

Sinop'ta Cumhuriyet Devri başlarında, modern ve büyük bir kibrit fabrikası kurulmuştu. İşletmeye açıldıktan kıs bir süre sonra fabrika, güney tarafından denize doğru kaymaya başladı. kaymanın önüne geçmek için sahilde beton ve demir kazıklardan setler yapıldı fakat kayma önlenemedi. Fabrika, aynı zamanda deniz kıyısında bulunan ve kuzey rüzgarları tarafından sürüklenen kumulların da istilasına uğramıştı. Güneye doğru ilerleyen kumlar, şöseyi aşarak fabrikanın makina ve kazan dairelerinin damları üzerine yığıldı. Kumların ağırlığına dayanamayan fabrikanın çatısı çöktü. Bu durum fabrikanın işleyymez duruma gelmesine sebep oldu. Daha sonra makineleri sökülerek İstanbul'a götürüldü ve Büyükdere'de yeniden kibrit fabrikası olarak işletmeye açıldı.

"Foroğraf ve Amblem Basri ÖZGEN'in özel koleksiyonundan alınmıştır."


Sinop Kibrit Fabrikası'nda üretilen kibrit kutularının üzerinde bulunan amblemde
Arapça harflerle "Türkiye Kibritleri Sinop Fabrikası" ibaresi yer almaktadır

Siyaset Tarihi

MİLLET VEKİLLERİMİZ
Adı - SoyadıDOĞUMYılıYeriAbullah Efendi (KARABINA) 1867 BoyabatAbullah Vehbi UGUR 1920 BoyabatAlaettin SAHIN 1939 GerzeAli Sever SOMUNCUOGLU 1912 ÜsküpAli Sükrü SAVLI 1892 SinopBahaddin KÖKDEMIR 1892 GerzeCafer Sadik KESEROGLU 1940 GerzeCahit CAN 1956 SinopCemal ALIS 1906 BartinCemil ATAY 1892 KastamonuCemil KARAHAN 1923 AyancikEngin ALTAY 1963 ErfelekGalip ÜSTÜN 1875 IstanbulHakki Hami Bey (ULUKAN) 1889 SinopHalit Baris CAN 1944 IneboluHamdi ÖZKAN 1911 AyancikHasim TARI 1913 GerzeHilmi BIÇER 1931 BoyabatHilmi ISGÜZAR 1929 YozgatHulusi ORUÇOGLU 1894 Hüsamettin OKAN 1875 MenemenHüseyin ÖZALP 1923 VakfikebirIbrahim Alaettin GÖVSA 1889 IstanbulIsmail Habib SEVÜK 1892 EdremitIsmil Hakki VERAL 1888 EdirneKadir BOZKURT 1958 SinopKemalettin Sami PASA 1884 SinopLütfi AKSOY 1894 SerficeM.Vehbi DAYIBAS 1891 BoyabatMehmet Refik KAKMACI 1886 EdirneMehmet Serif AVCIOGLU 1845 EdirneMehmet Sevket PEKER 1880 SinopMehmet Suphi BATUR 1904 SinopMetin BOSTANCIOGLU  1942 BafraMuharrem TANSEL 1913 SinopMuhit TÜMERKAN 1906 AyancikMuhtar ACAR 1901 BursaMustafa Enver KÖK  1905 IstanbulMustafa KAPTAN 1926 GerzeMustafa ÖZTÜRK 1949 BoyabatNazim INEBEYLI 1922 BoyabatNiyazi ÖZGÜÇ 1910 SinopNuri SERTOGLU 1903 BoyabatNusret KURUOGLU 1920 GerzeÖmer ÖZEN 1919 MerzifonÖzer GÜRBÜZ 1936 SinopRecep Zühtü SOYAK 1893 ManastirRiza NUR 1878 SinopRiza Vamik URAS 1877 ManastirSerafettin AYHAN 1917 SinopTevfik Fikret ÖVET 1931 AyancikYasar TOPÇU 1941 BoyabatYusuf Kemal TENGIRSENK 1878 BoyabatCevdet Kerim INCEDAYI 1893 Sinop

 
...:::EDİTÖR GİRİŞİ:::...
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
.::ZİYARETÇİ BİLGİLERİ&ARAÇLARI::.
 



..::Ana Sayfam Yap:::..
.::
Sık Kullanılanlara Ekle::.
http://www.gerze-fm.tr.gg
SİTENİZDE DESTEK OLUN
'Ctrl+C' kopyalayıp sitenize ekleyiniz

...::::::GÜNCEL::::::...
 





...:::GERZE FM ÖZEL:::...
 

 

Tarihi Bölüm

 


İL İL Türkiye

Gazeteler

Telefon Şakaları


......::::LİNKLER::::......
 


Burcunuzu seçin, falınızı okuyun


 
Bugün 2 ziyaretçi (27 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol